Hikikomori (Kendini İzole Etmek) Nedir?

Hikikomori, Japonya’da özellikle son yıllarda sıkça kullanılan ve kelime anlamı olarak “kendini toplumdan izole etmek, içeri çekilmek, hapsedilmiş olmak” anlamlarında olan Japonca bir kelime.

Bilim adamları tarafından bir hastalık olarak görülen Hikikomori olarak yaşayan insan sayısı, 2010 yılında Japonya’da yayınlanan resmi rakamlara göre, 700 bindi. 2010 yılındaki verilere bakarsak bu sayının günümüzde milyonu aştığını tahmin etmemek zor değil.

İnsanın içine kapanması, evine kapanması, yıllarca sosyal yaşamdan uzak kalması, kendini toplumdan soyutlaması ile insanlar arası ilişkilerin bitmesine neden olmakta. Sosyal fobiye sebep olan travmalar bunda da mevcut. Özellikle aile baskısı, topluluk içinde küçük düşmek/düşürülmek, başarısız olmak, arkadaş çevresinden dışlanmak, hor görülmek, aşağılanmak en büyük etkenlerinden. Bu durumdaki birey birden evine veya odasına aile bireyleriyle, arkadaşlarıyla, çevresindeki insanlarla iletişim kurmuyor, kendini başka şeylerle avutuyor. İnternet, bilgisayar oyunları, televizyon, kitap v.s. bulunduğu ortamdan dışarı çıkmadan bu tür şeylerle vakit geçiriyor. Çok zorda kalmadığı veya kendisine verilmediği sürece yemek yemiyor, sadece tuvalet ihtiyacı için çıkıyor (hatta tuvalet ihtiyacını kendi odasında bile karşılayanlar az değildir), çok nadir olarak da yıkanıyor

Hikikomori hastalığı olan kişilerin çoğunluğu Japonya’da ancak son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Fas , Umman , İspanya , İtalya , Güney Kore, Fransa ve hatta Türkiye’de bile azımsanmayacak kadar çok kişi aynı hastalığa maruz kalmış durumda.

Hikikomori hastalığı, büyük oranda erkeklerde ve 15-20 yaşları arasında görülüyor. Bu kişiler genellikle sanal bir dünyada yaşamanın rahatlığını hissediyorlar, her şeyi kendi istedikleri şekilde yönetebiliyorlar, karşı çıkan olmuyor.

En büyük görev ailelere düşüyor

13-14 yaşlarında başlayan hikikomori’de ön ergenlikte olan çocuklar için çok tehlikeli. Kimseye zararı yok odasında ders çalışıyor, günlerce çıkmıyor, çocuğum çok başarılı olacak diye düşünülmemeli, teknolojik araçların kontrol altında kullanılmasına izin verilmelidir.

Bunun yanında çocukların derslerde aşırıya kaçmamaları, günü planlı kullanımı da önemlidir.

Bilgisayarlar ailenin ortak kullanım alanlarında, örneğin salonda kullanılmalı. Bu sağlanamıyorsa bile kesinlikle kontrol altında tutulmalı ve sürekli odasında çocuklar kapalı bir şekilde bırakılmamalıdır.

Kaybedilmiş yeni kuşaklar yaratmak istemiyorsak çocuklarımızın asosyal yaşamasına izin vermemeli, evimizdeki tehlikenin farkına varmalıyız. Geç kalmadan önlemlerimizi almalı, gerekirse uzmanlardan yardım alabilmeliyiz.

 

Çox oxunanalar